22.6.08

"Gerçekler bilinsin yeter" (Üç ayrı kimliğiyle Abdülkadir Aygan'ın ya da Türkiye'nin karanlık 22 yılının portresi)

"Gerçekler bilinsin yeter"
(Üç ayrı kimliğiyle Abdülkadir Aygan'ın ya da Türkiye'nin karanlık 22 yılının portresi)
Hakan Akçura
210 dakika
Stockholm, Haziran 2008

Selamlar,

Bu kez, İsveç'te gerçekleştirdiğim ve internetten yaygınlaştırmayı seçtiğim pek alışılmadık türden bir videoyu -
sadece Türkiye'nin sanat ve kültür ortamına değil, on yıllara yayılan acıların ve akan kanın tartışıldığı tüm gündelik yaşam zeminlerine de - sunuyorum. Tüm siyaset, medya, hukuk kimlik ve kurumlarının bir kez daha sorumluluk ve samimiyetlerinin sınanacağı bir döneme bahane olsun, tek tek her türkiyeliye daha aydınlık bir gelecek için, gerçeğin bilgisi, gücü ve yolgöstericiliğini taşısın diye...

Video, ikinci "kayıt" videom. Adı "Gerçekler bilinsin yeter". Süresi 3.5 saat.

Videoda benim sorularıma cevap veren "kimlikler", Abdülkadir Aygan, "Abuzer" ve "Şerif" (Aziz Turan).


Abdülkadir Aygan 1977-1985 yılları arasında PKK militanı, 1985-1991 yılları arasında bir PKK itirafçısı olan, 1991-1999 yılları arasında da Diyarbakır'da JİTEM elemanı olarak çalışan, 5 yıllık bir iç hesaplaşmanın ardından ailesiyle birlikte İsveç'e kaçarak, Türkiye'nin bu 22 yıllık birçok yanı karanlık kalmış, çok kan dökülmüş dönemine dair tüm bildiklerini anlatmaya karar vermiş bir insan.


Şimdiye kadar anlattıklarının çoğunun üstü örtüldü. Sadece JİTEM'e dair kimi aktarımları ait olduğu geniş bütün içinden seçilip ayrılarak Özgür Gündem'de yayınlandı. Musa Anter'in nasıl öldürüldüğünü de aktarması üzerine Hürriyet gazetesi sansasyonel bir buluşma organize etti ve Anter'in kızı ile Aygan'ı İsveç'te karşı karşıya getirdi. Attığı "babasının katiliyle buluştu" manşeti, Aygan'ın medyayla ilişkilerini sınırlamasına neden oldu. Çünkü o kabullendiği, ötesi itiraf ettiği, açık ettiği gibi birçok insanın katili olsa da, "Anter'in katili değildi".

Hayatını yazdı. Kitap, küçük bir alman göçmen yayınevince basıldı. Aygan, kitabın önsözünü yargıcı, toplamını özensiz buldu. Elindeki tek kopyayı bile dolaylı yollardan edindi. Kitabın yaygınlaşabilmesi çok şüpheli görünüyor.

Anlattıklarıyla iki toplu mezar açıldı ve JİTEM timlerince öldürülen "faili meçhul"ların kemikleri bulundu.

JİTEM'in de, Aygan'ın -sahte resmi kimliğiyle Aziz Turan'ın- da varlığını baştan inkar eden resmi çevreler, bu gelişmelerin ardından savcılık eliyle JİTEM üyelerine karşı bir dava açmak zorunda kaldı.


Bense uzun süre Aygan'la buluşmaya hazırlandım, binlerce sayfa belge okudum, internetin kolay ulaşılamayan forumlarında hakkında devam eden ya da zamanında yapılmış tartışmaları, kavgaları takip ettim. Ardından farklı bir kimlikle ve İsveç gizli polisinin korumasıyla yaşadığı yerde onu bulup, ikna edip, ardından buluşup, güven verip, bu söyleşiye giden yolu açtım.

Onu ne aklamak ne de yargılamak istemediğime ve gerçek bir "portre" peşinde olmaklığıma inandı. İnandığı şey doğruydu. Bu ikimize de yetti.

Sadece çekinmeden aktardığı bildiklerini ve tanıklıklarını değil, bizzat işlediği suçları, hatta eski aşkına, maruz kaldığını düşündüğü ihanetlere, umutları ve duygularına dair cümlelerini de içeren, İsveç'te gerçekleştirilen bu izleyeceğiniz kayıt, 25 Mayıs 2008 tarihini taşıyor.

Ben bu kayıt sırasında sorularımı karşımdaki insanın kişisel tarihini belirleyen üç ayrı kimliğe, PKK'daki kod ismiyle Abuzer'e, JİTEM'deki kod ismiyle Şerif'e ve Abdülkadir ya da ailesinin seslendiği biçimiyle Kadir'e, bedeni üç ayrı yöne dönük, üç ayrı oturma biriminde ve üç ayrı gömlekle oturmuşken sordum. O ya da onlar da cevapladı.

Ama uyarıyorum, kaydı atlaya atlaya izlerseniz, aktarılan uzun öykünün aralara sıkışmış kimi çok önemli ayrıntılarını öğrenmekten, iki ayrı kimliğe sorulan sorular arasındaki güçlü bağdan ve oluşan portrenin kendi iç mantığını izlemekten geri kalabilirsiniz.


 

Bu linki, ticari olmayan kaygılarla, kişisel izlenme ve yükleme niyetiyle istediğinizce yaygınlaştırabilirsiniz.
Gazeteler, TV kanalları, haber siteleri, bu videonun akan ya da sabit görsellerini, ancak iznimle ve ismimi, eserin ismini ve yayınlandığı bu blog sitesinin linkini vererek yayınlayabilir. Aksine kullanım, cezai yaptırım nedenidir. 
Tabii ki, seyredenlerin yorumlarını bu blogun en altına eklemeleri de beni çok sevindirir.


"Bu kaydı üzerindeki sis perdesi kaldırıldıkça, ne denli kirli olduğu yeniden, yeniden ortaya çıkan kirli savaşın tüm kurbanlarına, onların çocuklarına ve Kadir'in çocuklarına adıyorum."


Hakan Akçura
İsveç, Stockholm, Haziran 2008


Abdülkadir Aygan'ın verdiği resimaltı bilgileriyle, filmin sonunda yeralan fotoğraf ve belgeler:

(Önemli not: Bu fotoğraf ve belgeler sadece yanı sıra "Abdülkadir Aygan arşivi / Hakan Akçura / open-flux.blogspot.com" kaynak bilgisi eksiksiz yeralırsa, yazılı, görsel ve elektronik medyada alıntılanabilir ve yayınlanabilir.)




Abdülkadir Aygan, Adana Motor Meslek Lisesi'nde arkadaşları ve öğretmenleriyle (orta sırada, soldan üçüncü). Yıl 1976.



Abdülkadir Aygan, 1986-1987 yıllarında Adana Kapalı Cezaevi 18 nolu itirafçılar koğuşunda.



Abdülkadir Aygan, 1986-1987 yıllarında Adana Kapalı Cezaevi 18 nolu itirafçılar koğuşunda arkadaşlarıyla (ayakta, soldan üçüncü).



Abdülkadir Aygan, 1990 yaz aylarında Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı karargahı Bölük Er Yatakhanesi'nde. 


"Şerif" ("Aziz Turan" / Abdülkadir Aygan) 1990-1991 yıllarında Diyarbakır'ın Şehitlik semtinde yeralan JİTEM Bölge Grup Komutanlığı'nda. (Fotoğrafı çeken A. Cem Ersever - A. Aygan'ın hatırlaması ve bilgilendirmesi ile eklendi.)


JİTEM elemanları 1990-1991 yıllarında Diyarbakır'ın Şehitlik semtinde yeralan JİTEM Bölge Karargahı'nda toplu halde. Soldan sağa: Hüseyin Tilki, Fethi Çetin, Recep Tiril, İbrahim Babat, Abdülkadir Aygan, Ali Ozansoy. (Fotoğrafı çeken Adil Timurtaş.)


JİTEM elemanları 1990-1991 yıllarında Diyarbakır'ın Şehitlik semtinde yeralan JİTEM Bölge Karargahı'nda toplu halde. Soldan sağa: Abdülkadir Aygan, Adil Timurtaş, Hüseyin Tilki, Recep Tiril, Fethi Çetin, Ali Ozansoy. (Fotoğrafı çeken İbrahim Babat.)


JİTEM elemanı "çevirmen" Şerif /Aziz Turan (Abdülkadir Aygan), KDP lideri Mesut Barzani ile Diyarbakır Orduevi'nde (1992-1994 yılları arasında bir tarih)


JİTEM elemanı "çevirmen" Şerif /Aziz Turan (Abdülkadir Aygan), KDP lideri Mesut Barzani, dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Necati Özgen ile Diyarbakır Orduevi'nde toplantıda (1992-1994 yılları arasında bir tarih)


JİTEM elemanı "çevirmen" Şerif /Aziz Turan (Abdülkadir Aygan), KDP lideri Mesut Barzani, dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Necati Özgen ve diğer katılımcılarla Diyarbakır Orduevi'nde toplantıda (1992-1994 yılları arasında bir tarih)


Aziz Turan'ın (Abdülkadir Aygan) JİTEM maaş bordrosu



Aziz Turan'ın (Abdülkadir Aygan) Ordu Yardımlaşma Kurumu daimi üyelik belgesi 


Aziz Turan'ın (Abdülkadir Aygan) Emekli Sandığı belgesi

Bu videoda, bu söyleşide yeralan isimlerin yeralma sırasıyla listesi:
Doğu Perinçek, Mustafa Kemal Atatürk, Bülent Ecevit, Mehmet Ece (Tosun), Mustafa Karakuş, Mustafa Karasu, Abdullah Öcalan, Ali Ömürcan (Terzi Ali), Bozan Aslan (Muhtar Bozan), Kemal Emre, Hasan Kartal, Salman Ömürcan, Halil Ataç (Ebubekir), Mehmet Sait, Selahattin Çelik, Mehmet Aygan, Cemil Efetürk (Abdülkadir), Duran Kalkan (Abbas), Sarı İbrahim (Küçük İbo), Yaser, Mehmet Resul Altınok, Sefir Dizai, Abdülkerim Kırca, Zahit Engin, Harbi Armanlı, Mahmut Yıldırım (Yeşil), Necati Aydın, Ramazan Keskin, Mehmet Ay, İsmet Yedideniz (Yedibela İsmet), Cemil Işık (Hogir), Savaş Gevrekçi, Ünal Erkan, Neval Boz, Şırnaklı Hamit, Musa Anter, Orhan Miroğlu, Tansu Çiller, Özer Çiller, Behçet Cantürk, Mesut Mehmetoğlu, Ali Kaya, Alaattin Kanat, Ethem Akçam (Mehmet Sait), Mardinli Ayten, Baki Karayel, Haydar Altun (Kara Ömer), Halit Hoca, Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan, İbrahim Halil, Rıza Altun, Silvanlı Ramazan, Lamia Baksı, Sabır Cuma, Ramazan Adar (Ramo Şerik), Gözlüklü Ali, Yzb. Hakkı Akyüz, Osman Binbaşı, Hüseyin Yeşiltaş, Murat Kaya, İsmail Çalışkan, Ali Toprak, Mustafa Yıldırım, Kadir Yıldırım, Mustafa Karabacak, Nevzat (Nizip Ülkü Ocakları’ndan), Mehmet Ali Hoca, Sabri Ok, Hasan Şerif, Arif Doğan, A. Cem Ersever, Korgeneral Necati Özgen, Hüseyin Yeşiltaş, Adil Timurtaş, Hüseyin Tilki, Ali Ozansoy, Recep Tiril, Hayrettin Toka, Selahattin Görgülü, Musa Toprak, Zahir Turan, Yüksel Uğur, Kemal Emrük, Saniye Emrük, Mustafa Deniz, Mesut Barzani, Celal Talabani, Eşref Bitlis, Mehmet Ağar, Nurettin Ata, Cahit Aydın, Ahmet Aslan, Murat Aslan, Sıddık Etyemez, Servet Toprak, Hakkı Kaya, Aytekin Özer, Abdülkadir Öztürk, Cemal Kılıç (Hakan), Nuri Ateş (Oğuz), Tuncay Yanardağ, İbrahim Babat, Mahmut Ceylan, Hasan Adak, Cemal Temizöz

13 comments:

Anonymous said...

don don nereye kadar? bu sefer de 'avrupanin' adamimi oldu, yoksa basindan beri oyleydi de emeklimi oldu?

Anonymous said...

http://onpunto.com/ShowBlog.aspx?Web=serdartemiz&CId=153122
Hakan Bey bloguma aldım basın bülteninizi ve blogunuza link koydum. Teşekkür ederim bu paylaşımınuz ve çalışmanız için. Saygılarımla

Anonymous said...

ben ayganın anlattıklarının aynısını kitaptanda okumuşdum..özellikle ona dikkat ettim izlerken, az eksik olmakla birlikte yine de aynısını videonuzda da anlatmış..ben samimi buldum anlattıklarını..ama yinede yaptıklarını haklı çıkartmaz bu..

kitapta okurken şundan çok etkilenmişdim::gündüz aile babası gece de bi cellat..onca insanın kanını em, hayatından et..bi süre sonra da ben neler yapıyorum diye sorgula kendini..pişman ol yaptıklarına, ama bu işi de bırakama...bırakamıyon çünkü seni de yok ederler..

neyse, bu ülkede biçok şey saklı, yada öyle olması birilerinin işine geliyor..her şey sorgulanmalı..sonuna dek..ve bence güzel bişeye imza atmışsınız..teşekkürler..devamını bekliyoruz..
ve bu ve benzeri yayınlarınızı düzenli takip edebileceğimiz bi adres olsa güsel olur..bana tesadüfen geldi mesela bu mesaj ve öyle izledim..

başarılarınızın devamını dilyorum..

Anonymous said...

Konustukca ne kadar cahil oldugu anlasilan bu insan dogunun kulturunde var olan törelerden,doguda askeri yapinin emniyet baskisinin zulumden ve pkk nin baskisindan halen nasil sag kaldigi cok buyuk bir soru, ayrica söylemedigi cok cok seyler var olduguna inaniyorum.Cunku korkutuldugunada eminim.sizin sorularinizi bile yanitlarken bazi yalanlar söylediginede inaniyorum.Devrimcilik o dönemlerde belinde silah ve yarim yamalak tercume edilmis bir kac kitaptan ezberledikleri cumlelerden baska bir sey degildi.Bu sahis yaptigi bunca katletme olayindan sonra halen kendisinin hayatta kalmasi gerektigini kendisine nasil inandiriyor cok merak ettim.yaslanan insan eskiden yaptigi can alma suclarinin kendisine verdigi etkiden intihara tesebbus etmesi gerekir.Gördugum kadariyla insani duygularini bile kaybetmis durumda anlatiyor. gözyaslari bile yok. Halbuki ayni dogu köylerinden cikmis okuyup ulkesine hizmet etmis hatta bircok avrupa ulkesinde görev yapmakta olan kurd aydinlarimiz var.Tetikci olmaya mecbur edildigi malumdur.Kendi gönlude var anladigim kadariyla.,,,isvecte su an saniri bir aile ve cocuklari var.Aldigi canlarin karsiliginda esini cocugunu kaybetseydi ne hissederdi cebine silah alirmiydi? Hepimiz o ulkeden cikmadikmi? bizde niye silah yok biz niye 80 ihtilalinin kullandigi insan olmadik? universitede o dönemde ögrenci olsaydi biraz anlardim.
selcukapa@msn.com - FINLAND

Anonymous said...

merhaba video izlenemiyor bir sorun mu var acaba??

Hakan Akçura said...

izlenebiliyor... hem bu sayfadan, hem anasayfadan, hem bliptv sayfasindan... hepsini kontrol ettim. sizin bilgisayar donaniminizda sanirim sorun...

Anonymous said...

Merhaba bu emege saygi duymamak imkansiz. tesekkurler Hakan Bey. Bir katil konusuyor, ama konusmadigi soylemedigi bir o kadar sey oldugu hissi uyandiriyor. Ben anlattiklarinin dogru ama Kendisinin gercekten samimi olduguna inanmiyorum. Bu adam her kosulda arkadaslarini satan Devrimci iken itirafci, katil olup devrimcilere belki yoldaslarina iskence yapip olduren,iskenceci katil iken , kacip avrupaya siginan simdide Devleti, askeri ve iskenceci katilleri ve yine arkadaslarini satan biri.BU ADAM SATTI ARKADASINI( http://www.ufukcizgisi.org/index.php?in=75&p=2077 ). ... Calismaniz icin tesekkurler hakan bey tebrikler.

Levent said...

Hakan bey sayenizde başta ben olmak üzere Türk milleti'nin bir kısmı bilgilenmiş oldu. Sizi tebrik ediyorum. Abuzer Şerif Aygan hakkında yorum yapmayacağım.

Anonymous said...

said bey, fazla birşey demeyeceğim.

Beni kınayanların bile benim durumuma düşmesini isteyemiyorum. Yüreğim ve vicdanım el vermiyor.
kendinizi yargıç yerine koymayıp olaylara insani ve mantıksal a,gerçekçi açıdan baksanız daha iyi olur...
Hakan beyle bu raportajı gerçekleştirirken para pul istemedim.Eğer hakaretlere devam edecekseniz, Hakan beyden bu videoyu netten kaldırmasını rica edeceğim.selam ve saygılarımla.

Anonymous said...

bu videoyu daha önce internetten izlemiş ve dehşet içinde kalmıştım. jitemin gerçekliliği bu günlerde daha fazla konuşulmaya başladı nihayet. çalışmalarınızın bu ülkenin tarihiyle yüzleşmesine katkısından dolayı sizi kutluyor ve teşekkür ediyorum.

Anonymous said...

merhaba,
türkiyeden videoyu izlemek mahkeme kararı ile yasaklanmış. ne şekilde izleyebiliriz. sevgiler.

Hakan Akçura said...

Emin misiniz? İzlenebildiği iletiliyor bir yandan bana...

Anonymous said...

Basindan sonuna izlerken cok etkilendim. Elinize saglik. Aslinda Abdullah Aygan benim gozumde tam da o donemlerde ulkenin fakir cocuklarinin basina geleni yasamis. Asama asama her donemde birilerine yem olmus. Ozellikle 80 oncesi donem. Sonrakiler bunun uzantisi olarak gelmis zaten. Bu adam bu isi icinde bulundugu kosullarin geregi olarak yasamis. Bence asil sorulmasi gereken soru su: Isimleri gecmeyen politikacilar, yoneticiler, butun bu olaylari yasanacak kararlari almislar, elleri tasa degmeden bu cocuklari kullanmislar. Anlattiklarindan caresizligi bastan sona hissettim. Baskasi ayni seyi yapmamis bu niye yapmis sorusu bence olayi anlamamaktan geliyor. Gencken insanin ugrunda yasamaya deger bir seyleri olsun istiyor insan ve karsina ne cikarsa onu yasiyorsun. O donemde zarar almamissa sonra zaten cikarlarini ve zarar almamayi ogreniyorsun. Ek olarak, devlet bekaasi icin ( ne demekse) Mumcu, Ozal, Ismail, Selen, Sevket Bitlis, Musa Anter ve daha bir suru guclu ismi yok edebiliyorsa bu zavalli adam icin bir gelecek olabilir miydi?