15.12.07

Yazmadım da derledim (belge kalsın diye)

...

Akagündüz'ün iddiasına göre, sergi bu kez polis amirine de gezdirildi. Amir, daha önce sivil polislerce kaydedilen o üç afiş üzerinde duruyordu: "Sergiyle ilgili bir şüphe vardı. Buradaki afişler için sübjektif bir durum söz konusuydu. Neyin sakıncalı olup olmadığı konusunda karar vermekte güçlük çektiler. İşlerin kendisiyle ilgili ortalama bir izleyicini sorabileceği sorular sordular: Amaçlanan ne, bu içerik neden seçildi, Atatürk'e buradaki yaklaşımın ne, gibi sorular sordular. Atatürk'e hakaret içeriyor mu, içermiyor mu, emin olmak istediler. Verdiğimiz cevaplardan tatmin olmadılar ki, afişlerin incelemeye alınacağını, savcılığa bildirileceğini söylediler."

Henüz inceleme aşaması

Amir o sergiden ayrılırken, ertesi gün şüpheli üç afişi tasarlayan sanatçıların kimlik bilgileri alındı. Bu üç sanatçıdan, adının açıklanmasını istemeyen biri, afişini geri çekti.
...

Radikal
1. sayfa, ana haber: Yağmurdan kaçarken
14 Kasım 2007

...
Hale Tenger'den Halil Altindere'ye pek cok sanatcinin islerini sikayet eden gazeteleri ve bu gazetelerin sikayetini esas alan savcilarin varligini, Ayse teyze bilmese de, Hafriyat grubu bilir elbette. Hafriyat grubunu takip etmesi ilham verici kilacak yegane sey de bu bilgiye ragmen sergi acmalari ve "amacımız provokasyon yaratmak değildi" demek yerine, "elbette, korkularimizi provoke ederek kendimizle yuzlesmekti amacimiz" demeleri olabilirdi ancak; nerede sergiden is cekmek, ustelik de isim saklayarak. Aradigim bir kahraman degil. Ama kabul edersiniz ki durusunu bozmayan, "niye"sine sahip cikacak, askla dolu yigitlere ihtiyacimiz var.

Defne Koryürek
Abesle_Istigal
14 Kasım 2007



Afişlerden bazıları gerçekten hoş. Yalnız söylemeden edilmeyecek bir şey var. Önce, Hafriyat’ın basın büteninden bir bölümü sizinle paylaşalım: “Dini tecrübe; yani varoluşun bu olmazsa olmaz iç tecrübesi, hayatımızdan uzaklaştı. Kaybolması mümkün değil, ama uzaklaştı. Oysa dış tecrübeyi, yani gündelik hayatı, insan ilişkilerini besleyen budur. Maatteessüf din de geçici hayatın sel sularının altında kaldı...

Dış görünüş dinle ilgili konumun birinci derecede belirleyicisi sayılabiliyor, dini tecrübenin mutlaklığı, ismi konulmazlığı, tarife gelmezliği unutuldu. Pek kimse bu tecrübenin gerektirdiği emeği vermeye hazır değil.” Görünen o ki tutunacak dalımızın kalmadığı bugünlerde Hafriyat da inanmaya ihtiyaç duyuyor.

Yazının başında, Hafriyat’ın ‘Allah Korkusu’ başlıklı sergisi bazı basın organlarının tepkisini çekti demiştik. Üstelik sadece ismi yüzünden.

Tuhaftır, Hafriyat’ın şu sıralar yaşadığı deneyim bütün bir sergiden daha etkili yukarıda bahsettiklerinin anlaşılmasında. Sergide fotoğraf çekmek istediğimizi, basın olduğumuzu duyar duymaz dehşete kapılıyorlar. Korkunun dehşeti. Bu korku, haklarında çıkacak haberi önceden görmek, kontrol etmek istemelerine yol açıyor. Korku içinde olmak medeni insanlar için doğal bir durum değil. Biz neden böyle olduk? Allah’ım sen bizi koru.

Tempo
Seda Arıcıoğlu
15 Kasım 2007


...

Ancak, sergiye koruma isteyen Hafriyat Grubu'nun başına daha ilginç bir olay geldi: Koruma amaçlı gelen polis "Atatürk'ün Yokluğu" başlıklı çalışmaları bulunan sanatçılar hakkında soruşturma başlattı. Bunun üzerine bir sanatçı posterini geri çekti.
...

Referans Gazetesi

16 Kasım 2007


...
Yalan haber yapmayı adeta bir alışkanlık haline getiren kartel medyasına, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden dün yine yalanlama geldi. Emniyet Müdürlüğü, söz konusu sergide hiçbir afişin kaldırılmadığını, ayrıca terörle mücadele ekiplerinin de görevlendirilmediğini bildirdi. Yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Söz konusu yazıda Karaköy’de açılan bir sergiyi korumakla görevli polislerin 2 afişi sakıncalı bulmaları üzerine Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yazıdaki deyimle “olay yerine” gelerek incelemelerde bulundukları ifade edilmektedir. Gerçeği yansıtmayan ve hiçbir araştırma yapılmaksızın verilen bu bilgiye dayanılarak hayali sonuçlar çıkarıldığı görülmektedir.”

Furkan Haber
17 Kasım 2007

Kemalizm ve ibadet

Kimlik bilgileri alınan sanatçılardan Hakan Akçura ise “Kemalizm bir ibadet biçimidir” ismini taşıyan afişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu öğrenmesi üzerine Hafriyat Sanat Grubu’nun avukatları eliyle Cumhuriyet savcılığına bir mektup yazdı. İnternet ortamında da yayılan bu yazıda Başoğlu [Akçura demek istediler herhal! H-A], Yazar Murat Belge’nin bir röportajında geçen “Bizde Cumhuriyet’le birlikte oluşan ideoloji tamamen seküler bir alternatif değildir. Kemalizm bir ibadet biçimidir. Dünya tarihinde kısa bir yer tutsa da, bu sekülarizasyon sürecine girmiş olmak, Allah’ı kaybetmiş olmak demektir...” sözünden hareketle “Kemalizm bir ibadet biçimidir” adlı eseri ürettiğini belirtiyor. Başoğlu [Akçura demek istediler yine herhal! H-A], sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ideolojisi Kemalizm’dir ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve bu resmi ideolojinin takipçisi olan insanların siyasal islama karşı çıkışlarında Atatürk bir peygamber gibi anılmaktadır. Afişim, tam da bu çelişkinin dışavurumudur.”

Evrensel
18 Kasım 2007

Hafriyat benim için bağımsız fikirlerimi tasarımlarımı kendi irademle ifade edebildiğim bir kaç galeriden biridir Türkiye de. Bu yüzden oluşturdukları sanat hareketinin özellikle son 10 yılda yaptıklarını da incelersek artık Türk resminde de hatırı sayılır bir yere sahip olduğuna inanıyorum.


Son üç sergisinde de yer almıştım, “Allah Korkusu" temalı sergide de bulunduğum için gayet memnunum. Ne yazık ki sergi öncesi hedef gösterilmesi provokasyona açık bir sergi haline dönüştürülmeye çalışılması üzüntü verici oldu. Sergi açılışı Hafriyatın talebiyle polis güvenliği sağlanarak yapılacaktı. Ancak ziyaretçiler, elinde kamera ve telsizlerle sergiyi inceleyen polislerle beraber, açılışı yapmak zorunda kaldılar. Oysa güvenlik için başvurulmuştu emniyete. Açılıştan sonra özel olarak inceleyebilirlerdi. Kısaca hoş bir açılış olmadı. daha sergi sırasında benim afişimin de arasında bulunduğu üç afiş hakkında sakınca görerek kimlik tespiti istediler. Ben böyle bir şey görmedim,orası bir sanat galerisi bir eylem alanı değil bizde eylemci değiliz daha ilk dakikalarda böyle bir baskı görmek oldukça üzüntü vericidir.

Afişte eleştirilen; namaz hocası gibi bir dogmanın peşinde olanlar ile bunlarla aynı mantık zinciri ile Atatürkçü olduğunu iddia eden Atatürk’ü anlayamayanlardır. Bu afişimde Atatürk’ü aşağılamak eleştirmek hakaret etmek gibi bir amaç asla güdülmemiştir. Böyle bir sonuca ulaşılması da mümkün değildir. Bugün bir korkudan iki büyük korku inşa edildi Türkiye de. Bu korkular,İçinde bulundugumuz konjöktür de emperyalist güçlerin, yeni ismiyle global sermayelerin emellerini kolaylaştıran bir bölünmüşlüge sebeb olmuştur. Kendi afişimi bazı kalıplaşmış fikirlerin tartışılmasına yol açacağını düşünerek yapmıştım. Ancak en yakınımdaki bazı insanların hatta bazı sanatçı arkadaşlarımın bile tepkilerini çekmişti, her şeye rağmen sergilenmesini istedim. Yaptığım afişin bu atmosfer içinde doğru algılanmayacağını, hassas bir dengeye sahip olduğunu ve bazı çevreler tarafından manipüle edilerek farklı alanlara taşınacağını düşünerek şimdilik işimi sergiden geri çekiyorum. [Altını ben çizdim. Ben buna Kemalist korku derim! H.A.] Tek sebebi de budur. Artık emniyet tarafından tespiti yapılmış bir iştir. Savcılıkca sakınca görünürse dava edilecegiz.

Bugün yıpranmış bir Atatürk heykeli değiştirilirken eskiyi imha edemiyoruz. Kimsenin bilmediği bir yere gömüp akıllılık ettiğimizi düşünüyoruz. “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum” diyen Atatürk'e, asıl hakaretin bu olduğunu düşünüyorum.

Son olarak şunu söyleyebilirim “Benim müstesna olduğuma dair yasa yoktur.” diyen Atatürk’ü tabulaştırmadan efsanelerden uzak ve ne kadar akılcı gözle görürsek o kadar gerçeğe yaklaşacağımıza inanıyorum.

Journal Entry: Mon Nov 19, 2007, 1:01 PM
[Sonradan silindi. H.A.]
http://muratbasol.deviantart.com
Murat Başol

...
Hafriyat grubu, “Allah Korkusu” sergisini henüz açmadan, Vakit Gazetesi sergiyi “küstah sergi” başlığıyla duyurdu ve “amaç sanat yapmak değil, sövgü” şeklinde saldırdı.

Hafriyatçılar her ne kadar sergilerinin yalnız “toplumsal korku kavramıyla ve bu korkunun iktidarlar tarafından ayrışmalar yaratılarak kullanılmasıyla ilgili bir afiş sergisi” olduğunu söyleyip kendi düşüncelerini açıklasalar da, tehditler sürünce, koruma istemek için polisi aradılar.

Gerisi Aziz Nesin hikayesi: Bildiğiniz gibi “koruma” amaçlı gelen polis, tam tersine sanatçıların işlerinden rahatsız oluyor (!) ve soruşturma açmak istiyor! Olay bir hukuki soruşturma ve gerginlik etrafında dönüp duruyor. Bazı sanatçılar, olaylar hızla birinci sayfalara tırmanınca yapıtlarını geri çekiyorlar. Sanat, kendisini sürekli daralan bir kuşatma içinde hissediyor.

...
Hafriyatçılardan ise desteğimize bir yanıt gelmeden onları sansürleyen zihniyete bir kınama bildirisi yayınladık. Mesleğin profesyonel kurumu olarak özgürlükleri korumak dışında ne seçeneğimiz olabilir mi? [Altını ben çizdim. Yanlış okumadınız: Evet, "mi". "ki" olsa ne farkeder?! H.A.]

Bedri Baykam
4 Aralık 2007

Size bir Atatürkçü, bir Türk olarak beni çok rahatsız eden bir konudan bahsetmek istedim. Belki biliyorsunuzdur. Karaköy Hafriyatta açılan afiş sergisindeki kimi afişlerde sözüm ona sanat adına Atatürk' e ve Atatürkçülüğe hakaret edilmekte. Serginin adı "Allah korkusu". Ancak amacı din baskısını falan sorgulamak değil. Asıl amaç serginin açılış tarihinin 10 kasım seçilmesinden de, açılış metnindeki söylemden de, içindeki kimi afişlerden de belli.Bu konuda hukuki olarak bir şeyler yapılamaz mı? Basında üç afiş için soruşturma açıldığı belirtilmiş.Ancak hangileri olduğu ve niçin soruşturma açıldığı meçhul. Bu sergi başlangıçta vakit gazetesi tarafından dine hakaret edileceği konusunda bir ön yargıyla tanıtılmıştı. Soruşturma açılan afişler bu yönde mi değerlendirildi yoksa Atatürk'ü rencide eden afişler mi bilemiyorum. Atatürkçü ve ulusalcılar bu konunun takipçisi olursa hak ettiği biçimde sonuçlanacağına inanıyorum. Sanata ve sanatçıya saygımız büyük. Ama bu ülkeye sanatı getiren, sanatçıyı baş tacı eden yüce önderin, sanatçı geçinen, sanatı kendi amaçlarına alet edenlerce hakarete uğramasına gönlüm razı değil. Saygılarımla.


kayra_ilk~41742
Sıra No : 65
Tarih : 07:39:23 @ 12-11-2007

No comments: